Depersonalizasyon, kişinin kendi bedenine, düşüncelerine veya duygularına yabancılaşmasıyla karakterize edilen bir disosiyatif belirti veya bozukluktur. Basitçe anlatmak gerekirse, kişi kendini dışarıdan izliyormuş gibi hisseder. Bedeninde değilmiş, sanki bir film izliyormuş gibi “kendine dışarıdan bakıyor” gibidir. Bu durum çoğu zaman korkutucu, rahatsız edici ve kafa karıştırıcı olabilir.
Depersonalizasyon tek başına geçici bir belirti olarak ortaya çıkabileceği gibi, Depersonalizasyon/Derealizasyon Bozukluğu adıyla kronik bir psikiyatrik tabloya da dönüşebilir. Genellikle yoğun stres, travma, anksiyete bozuklukları veya depresyonla ilişkilidir.
DEPERSONALİZASYONUN GÜNLÜK YAŞAMDA GENEL YANSIMALARI
Depersonalizasyon yaşayan bir kişi genellikle şu tür deneyimlerden bahseder:
- “Kendimi bir robot gibi hissediyorum.”
- “Sanki vücudum bana ait değil.”
- “Konuşuyorum ama konuşan ben değilim gibi.”
- “Aynaya baktığımda yüzüm bana yabancı geliyor.”
- “Kendimi dışarıdan izliyor gibiyim.”
Bu hissiyat, kısa süreli stres dönemlerinde herkesin yaşayabileceği bir durum olabilir. Ancak bu duygular sık sık tekrar ediyor, uzun sürüyor ve kişinin günlük yaşamını etkiliyorsa, Depersonalizasyon Bozukluğu tanısı düşünülür.
DEPERSONALİZASYONUN NEDENLERİ NELERDİR?
Depersonalizasyonun kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, çeşitli biyolojik, psikolojik ve çevresel etkenlerinbir araya gelmesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir.
1. Stres ve Travma:
Depersonalizasyonun en yaygın nedenlerinden biri yoğun stres veya travmatik yaşantılardır. Cinsel istismar, kazalar, doğal afetler, ani kayıplar veya uzun süreli duygusal baskı gibi olaylar sonrasında beyin, “kendini korumak” amacıyla gerçeklikten geçici olarak kopabilir.
2. Anksiyete ve Panik Atak:
Yoğun kaygı yaşayan kişilerde, özellikle panik atak sırasında “bedenden ayrılmışlık” hissi sık görülür. Bu, beynin aşırı stres durumuna karşı geliştirdiği bir savunma mekanizmasıdır.
3. Uyku Bozuklukları ve Yorgunluk:
Uzun süreli uykusuzluk, zihinsel yorgunluk ve tükenmişlik hissi, kişide “kendine yabancılaşma” algısını artırabilir.
4. Madde Kullanımı:
Bazı maddeler (örneğin esrar, LSD, ketamin, alkol) depersonalizasyonu tetikleyebilir veya mevcut belirtileri şiddetlendirebilir.
5. Depresyon ve Duygusal Baskılanma:
Depresif kişilerde sıkça “boşluk hissi”, “duygusal donukluk” ve “kendini hissedememe” durumu gözlenir. Bu, depersonalizasyonun temel bileşenlerinden biridir.
DEPERSONALİZASYON KİMLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜR?
Araştırmalar, depersonalizasyonun toplumun %1 ila %2’sinde kronik bir biçimde görülebildiğini göstermektedir. Ancak hayatında en az bir kez bu hissi yaşayanların oranı %50’ye kadar çıkmaktadır.
Depersonalizasyon daha sık görülür:
- Ergenlik ve genç erişkinlik döneminde,
- Yoğun stres yaşayan kişilerde,
- Kaygı ve depresyon tanısı olanlarda,
- Travma öyküsü bulunanlarda,
- Madde kullanım geçmişi olan bireylerde.
DEPERSONALİZASYON HANGİ PSİKOLOJİK BOZUKLUKLARLA İLİŞKİLİDİR?
Depersonalizasyon, tek başına bir bozukluk olarak görülebileceği gibi, bazı psikiyatrik rahatsızlıkların da belirtisi olabilir.
- Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): Travmatik bir olay sonrasında kişi, duygusal olarak kendini korumak amacıyla gerçeklikten kopabilir.
- Anksiyete Bozuklukları: Özellikle panik bozukluk ve yaygın anksiyete bozukluğunda depersonalizasyon sık görülür.
- Depresyon: Uzun süren depresif dönemlerde, “kendini hissedememe” durumu depersonalizasyonla benzer şekilde ortaya çıkar.
- Derealizasyon: Çoğu zaman depersonalizasyonla birlikte seyreder. Kişi kendine değil, çevresine yabancılaşır.
DEPERSONALİZASYON NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Depersonalizasyon tedavisi, altta yatan nedenin tespit edilmesiyle başlar. Tedavi genellikle psikoterapi, yaşam tarzı düzenlemeleri ve bazı durumlarda ilaç tedavilerini içerir.
1. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT):
Kişinin yaşadığı algı bozukluklarını anlamasına, bunları yeniden yapılandırmasına yardımcı olur. Korkutucu düşünceleri azaltarak “gerçeklik hissi”ni güçlendirmeye odaklanır.
2. Travma Odaklı Terapi:
Eğer depersonalizasyon travmatik bir deneyim sonrası başladıysa, EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) gibi yöntemler kullanılabilir.
3. Mindfulness ve Farkındalık Teknikleri:
Kişinin bedeniyle yeniden bağlantı kurmasına, anı fark etmesine ve “şimdiki zamana dönmesine” yardımcı olur.
4. İlaç Tedavisi:
Depersonalizasyonun doğrudan bir ilacı yoktur; ancak kaygı ve depresyon belirtileri şiddetliyse antidepresan veya anksiyolitik ilaçlar kullanılabilir.
DEPERSONALİZASYONLA BAŞA ÇIKMA YÖNTEMLERİ
- Gerçeklik testi yapın: “Şu anda neredeyim, ne hissediyorum?” diye kendinize sorun.
- Vücut farkındalığını artırın: Ellerinizi ovuşturun, ayak tabanlarınızı yere bastığınızı hissedin.
- Düzenli uyuyun ve sağlıklı beslenin.
- Kafein ve madde kullanımından kaçının.
- Güvenli bir terapistle duygularınızı paylaşın.
Bu yöntemler, bedensel farkındalığı artırarak kişinin “kendi bedeninde yeniden hissedebilmesine” yardımcı olur.
PSİKOTERAPİNİN DEPERSONALİZASYON ÜZERİNDEKİ ETKİSİNE DAİR ARAŞTIRMALAR
- Hunter ve ark. (2003) tarafından yapılan bir çalışmada, bilişsel davranışçı terapinin depersonalizasyon semptomlarını belirgin şekilde azalttığı gösterilmiştir.
- Simeon ve ark. (2009), travma öyküsü bulunan bireylerde farkındalık temelli terapilerin olumlu etkilerini ortaya koymuştur.
- Medford (2012), depersonalizasyonun beyin bölgeleri arasındaki iletişim bozukluğuyla ilişkili olduğunu ve terapötik süreçlerin bu bağlantıları yeniden düzenleyebileceğini belirtmiştir.
SIKÇA SORULAN SORULAR
Depersonalizasyon ne kadar sürer?
Bazı kişilerde birkaç dakika, bazılarında aylarca sürebilir. Süresi genellikle stres düzeyine ve psikolojik duruma bağlıdır.
Depersonalizasyon tehlikeli midir?
Fiziksel olarak zararlı değildir, ancak kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir.
Depersonalizasyon ile derealizasyon aynı şey mi?
Hayır. Depersonalizasyon, kişinin kendine yabancılaşması; derealizasyon ise çevresine yabancılaşmasıdır.
Depersonalizasyon geçer mi?
Evet, uygun terapi ve stres yönetimiyle tamamen geçebilir.
Depersonalizasyon yaşayan biri ne yapmalı?
Bir psikolog veya psikiyatristten profesyonel destek almalı, uyku ve stres düzenine dikkat etmelidir.



