Bir yere alış(tırıl)mış olman, oraya ait olduğun anlamına gelir mi? | Oxana Malaya Vakası | Köpek Kızın Hikayesi

Yazar

“Bir yere alış(tırıl)mış olman, oraya ait olduğun anlamına gelmez.” 

Yıl 1986. 

Yer Ukrayna. 

Oxana Malaya, nam-ı değer Köpek Kız. Henüz 3 yaşında bir bebekken, alkolik ailesi tarafından sokağa terk edildi.  

Gece yarısı dondurucu bir soğukta sokağa terk edilmiş küçük bir çocuk, hiçbir şeyden habersiz öylece etrafa baktı. Karanlıktı ve etrafta kimse yoktu. Sessizlikten adeta kendi nefes alışını kulaklarında hissetmişti. Nabzımız çok hızlandığında kulaklarımızda hissettiğimiz o kalp atışı biraz sonra oxana’nın bedenini sarmıştı. 

Ne yapabilirdi?  

Nasıl dayanabilirdi? 

Nereye gidebilirdi? …onlarca cevapsız soru.

Kafasını çevirip soğuktan yaşarmış gözleriyle etrafa bakındı ve bir yer dikkatini çekti. Güvenli hissedecek üstü kapalı küçük bir kulübe. O bir köpek kulübesiydi. Gecenin o saatinde yapılabilecek en iyi şeyi yaptı malaya. Uzaktan gördüğü köpek kulübesine sürünerek ilerledi. Ne yaşadığını kendi de bilmiyor. 

Zamanla köpeklerle arasında bir bağ oluşmuştu. Onlara adapte olmaya başlamıştı. 

Onlar gibi yemek yiyor. 

Onlar gibi dilini çıkarıyor. 

Onlar gibi kendini temizliyor. 

Ve onlar gibi 4 ayak üzerinde duruyor. 

Yeni köpeklerin katılmasıyla bir aile olmaya başlamışlardı. Üstelik bu ailesiyle iletişim kurmaya bile başlamıştı. Daha sonra bu zamanları “Onlarla konuşurdum, havlayıp ulurlardı ve bende tekrar ederdim” diye ifade ediyor malaya.  

Düşünmesi bile zor geliyor insana değil mi?  

Büyük zorluklarla 5 yılını köpek kulübesinde geçiren malaya, henüz 8 yaşındayken bulunup yetkililer tarafından koruma altına alındı.  

Kısa sürede bir cümle kurabilecek kadar kelime öğrendi. Dik durmayı da başarmıştı. Araştırmacılar onun 30’lu yaşlardaki gelişim düzeyini 6 yaşındaki bir çocuğun gelişim düzeyi olarak görüyorlardı. Oxana’nın bir insan olarak doğmasına rağmen yetiştiği ortamın onda geri dönülemeyecek büyüklükte bir soruna yol açtığı ortadaydı. Oxana’nın gelişim evrelerinden büyük bir kısmını köpekler arasında geçirmiş olmasına rağmen şuan ki gelişimi birçok insanı şaşırtmıştı.  

Şuan da 40 yaşında olan Oxana Malaya devlet koruması altında bir çiftlik evinde hayvanlarla ve erkek arkadaşıyla mutlu bir hayat yaşıyor. Tek isteğinin biyolojik ailesini bulmak olduğunu da ifade ediyor.  

Oxana’nın hikayesi köpekler arasında büyümüş bir çocuğun topluma nasıl adapte olduğunu anlatıyor. 

Hepimiz hayatımızda bir grubun içerisindeyiz. Olmak zorundayız. Ait hissetmek zorundayız. Tıpkı Oxana da olduğu gibi. O yapabileceği en iyi şeyi yaptı. Ona uygun olmasa da kendini bir gruba yerleştirdi. 

Bulunduğumuz grubun değerlerini, alışkanlıklarını bazen fark etmeden ne kadarda benimsiyoruz ya da benimsemek zorunda kalıyoruz değil mi?